Duyurular

EY MÜSLÜMAN NE ZAMAN UYANACAKSIN?

Ebubekir Tanrıkulu
Diyanet İşleri Başkanlığı
Uzmanı

EY MÜSLÜMAN NE ZAMAN UYANACAKSIN?

Elhamdulillâhi Rabbil âlemin Vessalâtü vesselâmü alâ Rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihi ecmeîn.
Aziz Kardeşlerim!
Cenab-ı Hak:
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِر۪ينَ اَوْلِيَآءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ينَۜ اَتُر۪يدُونَ اَنْ تَجْعَلُوا لِلّٰهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُب۪ينًا ﴿144﴾
”Ey İman edenler! Müminleri bırakıp ta kâfirleri dostlar edinmeyin. Kendiniz aleyhinde Allah’a apaçık bir hüccet vermek ister misiniz?”(Nisa Suresi,144)
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰىٓ اَوْلِيَآءَۢ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَآءُ بَعْضٍۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ ﴿51﴾
“Ey İman edenler! Yahudileride Nasranileride kendinize dost ve üstünüze hâkim edinmeyin? Onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlar, dostudurlar. İçinizden kim onları dost ve hâkim edinirse oda onlardandır. Şüphesiz Allah o zalimler güruhuna muvaffakiyet vermez.”(Maide Suresi,51)
Dünyaya imtihan için gönderilmiş mahlûkatın en şerefli varlığı insanoğlu, onunda en şereflisi olan takva sahibi şuurlu Müslüman; nefis ve şeytan ordularının saldırısı altındadır. Günümüzde herşeyin nefis ve şeytana hizmet ettiği, gururun kibirin,riyanın şehvet ve şöhretin, iki yüzlülüğün hakim olduğu bir ortamda, sıratı müstakim üzere bulunmak, kendimizi ailemizi sorumluluk taşıdıklarımızı korumak kurtarmak kolay olmayacaktır. Bütün bu bela ve musibetlerden kurtulmak dünyevi ve uhrevi mutluluğu yakalamak şüphesiz ilahi ahlak esaslarına bağlı, samimi ve şuurlu olarak Allah’ı Zülcelâl’in bütün mahlukata can simidi olarak sunduğu İslam’a,Kur’an’a,Hatemül Enbiya Hz. Muhammed Mustafa(s.a.v)ya onun ehli Beytine,Salih,sadık alim veli dostlarına sevgi ve iteatten geçmektedir.
Bütün hastalıklarımızın şifası, maddi ve manevi sıkıntılarımızın devası buradadır. Kardeşlik, huzur,maddi ve manevi yükseliş buradadadır.Kafirlerin,münafıkların, zalimlerin, İslam düşmanlarının, Siyonistlerin, haçlıların, egoistlerin oyunları, tuzakları, hileleri ancak birlikte bozulacaktır.
يُر۪يدُونَ لِيُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ ﴿8﴾
“. Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”(Saf Suresi,8)
Aziz Kardeşlerim!
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿19﴾
“Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.” (el-Haşr, 19)
İnsanlar Allah’a itaat etmediklerinde sürekli bozgun olur ve sürekli ezilirler. Yıllardır ve özellikle son dönemlerde Müslümanlar sürekli eziliyorlar; çünkü darmadağınıklar ve bu dağınıklığı makul görüyorlar.
Müslümanların eziyet göreceklerini bildiriyor Allah. Sebebi de bölünmeleri, bir türlü birlik olmamalarıdır. Allah intikam alıcıdır; musibetler vererek uyuyan kullarını -adeta silkelercesine- yoğun uykudan bu şekilde uyandırıyor, ayağa kaldırıyor.
1. Kur’an’ın üç yüz küsur muhkem ayeti için onlar tarihseldir, bugün hükümleri geçerli değildir diyen sinsi, takiyyeci, kitmancı Fazlurrahmancılık hareketi bir hıyanet hareketidir…
2. Ölmüş Mutezile bid’at ve dalalet mezhebini hortlatmak bir hıyanettir…
3. Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim hıyanettir…
4. Mezhepsizlik bir hıyanettir…
5. Şeriattan kıl kadar ayrılmayan tasavvuf tarikatlarını dışlamak, kötülemek, mensuplarını şirkle küfürle suçlamak bir hıyanettir…
6. Din okullarında talebeye cemaatle namaz kıldırmamak bir hıyanettir…
7. Ehl-i Sünneti sapık bid’at ve dalalet mezhepleriyle bir tutmak hıyanettir…
8. Bozuk Tağutî ve deccalî küfür düzenlerine iyidir, eskisinden daha iyidir demek hıyanettir…
9. Erkeklerin şehevî bakış ve dikkatlerini çeken şeytanî tesettür hıyanettir…
10. Din ve mukaddes sömürüsü en büyük hıyanettir…
11. İsraf, kendine zulüm ve Ümmete hıyanettir…
12. Cemaat, tarikat, hizip, fırka holiganlığı yapmak hıyanettir…
13. Her gün, Allah’ın büyük nimeti olan beş milyon ekmeği çöpe atmak hıyanet ve cinayettir…
14. Fakir ve miskin Suriyeli Müslüman mülteciler bin çeşit yokluk ve sefalet içinde yaşarken, umursamazca keyfine bakmak hıyanettir…
15. Elde imkân ve ülkede hürriyet olduğu halde İslam’a, Kur’an’a, ahlaka aykırı kötülükleri protesto etmemek, nehy-i münker yapmamak hıyanettir…
16. Seküler düzenden razı olmak ve onu beğenmek hıyanettir…
17. Çocuklarına İslami eğitim vermemek, din ve Kur’an dersleri aldırmamak, onları vasıflı ve güçlü Müslümanlar olarak yetiştirmemek, onların imanlarını korumamak, vasıflı ve güçlü Müslümanlar olarak yetişmeleri için elden gelen gayreti sarf etmemek bir ihanettir.
18. Suriye, Mısır, Libya ve diğer perişan ülkelere bakıp da Türkiye’de bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olması için çalışmamak hıyanettir…
19. İşleri, memuriyetleri, makamları, mevkileri, başkanlıkları, vazifeleri, hizmetleri en ehliyetli, en başarılı kimselere vermemek, bizden olan ehliyetsizlere yaranlara vermek hıyanettir…
20. Yeterli ilmi ve kültürü olduğu halde, nefsinin süflî zevklerine ve heveslerine mağlub olarak çılgın yılbaşı kutlamaları yapmak hıyanettir…
21. Resulullah(S.A.V), “Siz birbirinizi sevmedikçe mü’min olamazsınız” buyurduğu halde, mü’min kardeşlerini sevmek bir tarafa, onlara düşmanlık etmek, onlarla çekişmek ve tepişmek, iman kardeşliğini zedelemek hıyanettir…
Cenab-ı Hak Kur’an’da: ِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَام
“Allah katında hak din şüphesiz İslam’dır.” (Âl-i İmrân Sûresi, ayet 19)
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ ﴿٨٥﴾ “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve ahirette de hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Âl-i İmrân Sûresi, ayet 85)
Kur’an’ın bütün emirleri haktır, farzdır. Ahir Zaman’ın en önemli farz vazifesi ise İttihad-ı İslâmdır. Özellikle bugün en çok ihtiyacımız olan şey, birlik olmaktır. Geçmişte yaşananlardan ders almak, Allah’ın ipine hep birlikte sarılmak, zorluklara birlikte göğüs germek, saflar halinde küfre karşı durmaktır. Asr-ı Saadet’in Muhacir ve Ensar’ı gibi, temeli Mekke’de atılan ardından Medine’de tamamlanan binanın taşları gibi kaynaşmak, dost olmak, kardeş olmaktır.
Internete düşen her haber, Müslümanların vicdanını tam kapasite devreye sokması gerektiğini gösteriyor. Akıtılan her damla kandan hepimiz sorumluyuz. Komşusu açken tok yatamıyor ise mümin, kardeşi eziyet görürken nasıl rahat uyuyabiliyor?
Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan iğrenç karikatür sebebiyle hamiyet-i İslamiye si feveran edip de, birlik olma sorumluluğunu göz ardı etmenin Allah Katındaki karşılığına dair nasıl korku hissetmiyor?
Tüm dünyada Müslümanların akıtılan kanlarının, zulüm görmelerinin en önemli nedeni Müslümanların parçalanmışlığıdır. Allah’ın Kur’an’da emrettiği, Peygamberimiz(s.a.v)’ın hadislerinde detaylarıyla anlattığı, Allah dostlarının haber verdiği çözüm ise İslam Birliği’dir. Deccaliyetin tüm dünyaya yaydığı zehrin panzehiri bu birlik olacaktır. Kur’an ahlâkına dayalı Rahmânî bir sistem olan İslam Birliği, tüm Müslümanların duası olmalıdır.
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى تِجَارَةٍ تُنْج۪يكُمْ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿10﴾
“Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?”(Saf Suresi,10)
تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَتُجَاهِدُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ بِاَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَۙ ﴿11﴾
“Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.”(Saf Suresi,11)
يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً ف۪ي جَنَّاتِ عَدْنٍۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُۙ ﴿12﴾
“ (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır”.(Saf Suresi,12)
Zaman zulümlere sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca kendini ve ailesini düşünme, dünya hayatındaki çıkarların ardına düşme, nefsâni tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değil. Milyonlarca Müslüman böylesine büyük zulüm yaşarken ve çözüm İslam Birliği iken çaba göstermemek vicdansızlık olur. Her Müslüman, Allah’ın emri gereği, İslam ahlâkının yaygınlaşması için gayret etmeli. Dünyada bu sorumluluğu üzerine almaktan kaçınan insan ahirette bu sorumsuzluğunun altında ezilebilir.
Bugün artık vicdanların dirilmesi ve ‘Hamiyet-i İslâmiye’nin feveran etme” zamanı.
“Ey âlem-i İslâm, uyan! Kur’an’ın mecrasından ayrılarak, birleşmeyen su damlaları gibi, toprağa düşmeyiniz. Yoksa toprak gibi, sefahat ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur’an-ı Kerîm’in saadet ve selamet mecrasında ittihad ederek, sefahat ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana ab-ı hayat olan hakîkat-i İslamiye sularını akıtınız. O hakîkat-i İslamiye suları ile bu topraklarda iman ziyası altında hakiki medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşallah.” (Tarihçe-i Hayat, Barla Hayatı)
Dünyanın dört yanında yaşanan acıların, katliamların, sıkıntıların ve çilelerin hiçbiri yeni değil. Müslümanlar hemen hemen yüzyıldır baskı altında yaşıyorlar. Allah, din kardeşlerinin yaşadığı acıları görmezden gelen, kendi işine gücüne bakan, bencillik eden Müslümanları, “azim hadiseler” yaratarak, belâ ve zorluk vererek daldıkları uykudan uyandırıyor. Uyanmak için kaç musibet daha bekliyoruz?
İnsanlık, büyük bir felâkete doğru gidiyor. Sınırsız hırs sahipleri dünyayı yakmaktan geri durmuyorlar. Âmâ batı toplumları eğleniyor, spor yapıyor, her yer cıvıl cıvıl… İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı mübarek günlerde seller gibi. Batı Eğleniyor, piyonları alabildiğine kadın erkek, çoluk çocuk demeden katlediyor.Batıda İslamifobi planlı bir şekilde devam ediyor.Efendimize(s.a.v)hakaret içeren Karikatürler,Müslüman düşmanlığı bitmiş değil.
Ne zaman uyanacağız? Ne zaman bu kan denizinde boğulmaktan kurtulacağız? Etrafımızda kimin eli kimin cebinde belli değil.
Kana susamış katiller cirit atıyor etrafımızda. Bunları İslamiyet’le bağdaştırmak mümkün mü?
Ülkemizin bu kaos ortamında politikalarını birkaç satırla eleştirmek, ona destek verdi, bunu engelledi demek kimin yararınadır?
İçerdeki hainlerin işbirliği yaptığı örgütler sınırımızda yeni defakto durumlar yaratma sevdasında… Bu karanlık oyunları engellemek kolay mı?
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ ﴿٧﴾ “Ey İman edenler! Eğer siz Allah’a, onun emrini tutar dinini uygular yardım ederseniz,O da size yardım eder ve düşmanlarınıza karşı ayaklarınızı sabit kılar, sağlam bastırır.”(Muhammed suresi, 7)
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَاَنْتُمْ تَسْمَعُونَۚ ﴿20﴾
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin.(Kur’an nasihatlarını) dinlediğiniz halde, Peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin.” (Enfal suresi, 20)
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ… “Hepiniz toptan Allah’ın ipine (Kur’an’a, İslam’a, Resulüne) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın…” (Âl-i İmrân suresi, 103)
Peygamber Efendimiz (s.a.v):
اِنَّ اَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَاَحْسَنَ الْهَدْىِ هَدْىُ مُحَمٍّ “Sözün en doğrusu Allah’ın kitabı, yolun en güzeli de Muhammed (s.a.v)’in yoludur.” (Buhari; Müslim; Tac, c.1, sh. 44)
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ۟ ﴿10﴾
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”(Hucurat Suresi,10)
Aziz Kardeşlerim!
Allah aşkına, kendimize gelelim, kendimizi övmeyelim. Yağcılık yalakalık meddahlık dalkavukluk yapmayalım.
Allah aşkına dünya, para, mal, zenginlik aşkını ve çılgınlığını terk edelim. Bugünkü kaosa, anarşiye, tefrikaya son verip tek Ümmet çatısı altında toplanalım.
Allah aşkına, başsızlığı beyinsizliği bırakalım, Ümmetin başına âdil, Râşit, muktedir, muttaki, muhlis, müdebbir, işleri ehil olanlarla istişare ederek gören bir İmam seçilsin, ona biat ve itaat edelim.
Allah aşkına kuru edebiyatı bırakalım ve İslam’ı hakkıyla yaşayalım. İlmihalimizi öğrenip içindeki bilgileri hayata uygulayalım. Çocuklarımıza ilmihallerini ve İslam ahlakının kurallarını öğretelim onları vasıflı Müslümanlar olarak yetiştirelim ki, biz öldükten sonra onların iyilikleri defterimize sadaka-i cariye olarak yazılsın.
Allah aşkına zinaya, ribaya, bütün azgınlıklara, bütün açıkta işlenen büyük günahlara (yasal sınırlar içinde) savaş ilan edelim.Ya doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, mâruf ile emr edelim münkerden nehy edelim. Emanetleri, işleri, vazifeleri, hizmetleri, memuriyetleri, başkanlıkları ehliyetli ve liyakatli kimselere verelim.
Allah aşkına israf, lüks, aşırı konfor, aşırı tüketim, gurur, kibir, şatafat beyinsizliklerini terk edelim, mütevazı ve kanaatli olalım. Gıybet etmeyelim, laf taşımayalım, kalbimizde kin ve intikam duyguları barındırmayalım. Mü’min kardeşlerimize düşmanlık etmeyelim, onları sevelim, onlara acıyalım, onlara yardım edelim.
Allah aşkına şu Âlem-i İslam’ın hali perişanına, kanları dökülen, evleri yıkılan, şehirleri harap olan kardeşlerimize merhamet edelim, kurtuluşları için dua edelim.
Allah aşkına namaza başlayalım, farz namazları (şer’î bir özrümüz yoksa), itikadı ve ahlakı düzgün, fıkıh bilen icazetli ve ehliyetli bir imamın ardında cemaatle kılalım.
Allah aşkına, şeytanî tesettürü bırakıp şer’î tesettüre bürünelim. Günde bir saat mi olur, yarım saat mi; faydalı, lüzumlu, zarurî kitapları okuyalım, bulabilirsek ehliyetli hocalardan din kültür ahlak dersleri alalım.
Allah aşkına kendimizi ve toplumu ıslaha çalışalım. Tembelliği, tefrikayı, gafleti, çekişmeyi Allah için bırakalım. O’nun yardımına nail olmak için kendimize yardım edelim,
Allah aşkına cuma ezanı okununca dükkânlarımızı, işyerlerimizi, bürolarımız, atölyelerimizi kapatıp camilere Allah’ı anmaya gidelim.
اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ ﴿28﴾
“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. (Ra‘d Suresi, 28)
Allah aşkına şeytanî polemikleri, tartışmaları, dedikoduları, magazinleri, zevzeklikleri, gevezelikleri terk edelim.
Allah aşkına zelzelelere, mânevî yangınlara, iç savaşa karşı tedbirli olalım. Cahilliği bırakalım âlim olalım, nifakı bırakalım muhlis=ihlaslı olalım, fısk u fücuru bırakıp sâlih ve âbid olalım.
Allah aşkına merhamet edelim ki, bize de merhamet edilsin. Mütevazı, alçak gönüllü, sabırlı, halim, tahammüllü olalım.
Allah aşkına riyayı, ikiyüzlülüğü bırakalım da ya olduğumuz gibi görünelim, ya göründüğümüz gibi olalım. Uzun yolculuk için hazırlık yapalım, azık toplayalım, ihmal edip perişan olmayalım.
Allah aşkına zekâtlarımızı Kur’an’a Sünnete Şeriata aykırı şekilde vermeyelim. Lüks, ihtişamlı, Zam Zam Towerli, gösterişli, kibre yol açan turistik umreler yapmayalım.
Allah aşkına İslam düşmanlarını, kâfirleri, Hristiyanları, münafıkları, zalimleri dost ve velî edinmeyelim. Allah aşkına gençliğimizi, vaktimizi, servetimizi, elimize geçen imkân ve fırsatları ziyan edip müflis olmayalım.
Allah aşkına o Türk, bu Kürt, şu Çerkez, beriki Arnavut, Arap diyerek din ve iman kardeşlerimizi ötekileştirmeyelim, kavmiyetçilik yapmayalım.
Allah aşkına cahilliği bırakalım, İslam’ı Kur’an’ı Hz. Peygamberi (s.a.v) dinî ahlakı doğru olarak öğrenelim ve bu öğrendiğimiz hayırlı ve kurtarıcı bilgileri hayata uygulayalım, İslam’ı yaşayan Müslüman olalım.
Allah aşkına Müslüman terörist, İslam aktivisti, reformist, dinde yenilik ve değişim taraftarı olmayalım, Allah’ın koruduğu Hak Dini tahrife yeltenmeyelim. Müslüman olarak böyle bir beyinsizlik yaparsak tokat ve sille yiyeceğimizi hatırımızdan hiç çıkartmayalım.
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿31﴾ قُلْ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَۚ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِر۪ينَ ﴿32﴾
“(Resulüm) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah’a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmrân suresi, 31-32)
Aziz Kardeşlerim!
İmam-ı Gazali(k.s) devrinde kâfirle, münafıkla, felsefecilerle, kısacası İslam muarızlarıyla tek kişilik ordu misali mücadele vermiştir. İmam-ı Gazali’nin devrinin de nasıl bir devir olduğunu sanıyorum tüm Müslümanlar bilirler. Ortalık aynen bugünkü asrımızı andırıyordu.
Ebu Cehil gibi, Firavun gibi, Nemrut gibi, alçak meşrepliler, Mevdudi gibi, Teymiyye veya Efgani gibi düşük şahsiyetler at oynatıyordu. Ya o iman ve ahlak kahramanı ne yaptı? Bizim liderlerimizin tabii hepsinin değil hissedemediği ve asla hissedemeyeceği büyük bir sorumluluk hissetti. Ve tek başına emin olunuz o kâfirlerin münafıkların ve sapıkların hakkından geldi. Kimine Allah dedirtti, kimine İmam-ı Azam. Şimdi Allah için düşünün, İmam-ı Gazali gibi kendimizi sorumlu hissedemeyişimizin sebebi nefsimizden kurtulamayışımız değil mi? Allah’a hakiki manada kul olamayışımızdan başka şey aramakta şuursuzluk değil mi?
İsterseniz bir de İmam-ı Rabbani devrine dönelim. Hayret edeceksiniz, O ki, ikinci binin yenileyicisi ismini alacak kadar büyük bir insandı. Zamanındaki bölük bölük İslami cemaatleri birleştirdiği gibi münafığı, kâfiri, sapığı, Gazali’nin yaptığından da güzel perişan etti.
İstiyor musunuz, Abdülkadir Geylani(k.s)’ye Mevlana Halid-i Bağdadiye(k.s) inelim. inelimde görelim. Bak Allah’ın evliyası neler yapıyormuş. Bakın, bakın bir de isterseniz bu mübarek evliyalar en çok kimden çekmiş. Kâfirlerden mi veya münafıklardan mı? Tabii onlardan da çektiler. Yalnız, Müslümanlardan bilerek veya bilmeyerek evliyaya, âlime, hatta İslam’a düşman Müslümanlardan en çoğunu çektiler.
Gazali o kadar iftiralara uğradı ki, o kadar çok hakaretlere uğradı ki, kesinlikle aldırmadı. Yılmadı ama bir kaç derviş kılıklı cahil Müslüman, kâfirleri bıraktı, sapığı bıraktı da Gazali’yle uğraştı. İmam-ı Rabbaniyi de Müslümanlar apar topar dört yıl hapsettiler. Ya İmam-ı Azam? Yedi yıl zindanda dayak yiyerek yaşadı. Ve orada şehit oldu.
Bunları yapan hep Gafil Müslümanlardı. Hem de İslam adına yaptılar. Şimdi durum hiçte farklı değil. İslam adına Müslümanlara her türlü zulmü en çok yine Müslümanlar yapıyorlar.
Sözü uzatmayalım. Tarihi biraz tetkik edenler açıkça görecekler ki nerede bir zalim hükümdar var, karşısına bir veli çıkıp doğruyu söylemiş şehit edilmiş. Nerede bir haksızlık var, yine bir Allah dostu çıkmış, gereğini yapmıştır.
Şimdiki don kişotların yaptığı gibi değil tabii. Bakınız Gazali El Munkızu Mined’dalal isimli kitabında aynen şöyle diyor: “insanların faydalanması için söyleyeceğim şudur: Yakinen anladım ki sufiler gerçekten Allah’u Teâlâ’nın yolunda süluk edenlerdir. Onların davranışları, davranışların en güzeli, gittikleri yol, yolların en doğrusudur, ahlakları ahlakların en güzeli ve faziletlisidir. Dünyadaki bütün akıllı kimselerin akıllarını, hikmet sahiplerinin hikmetlerini, şeriatın sırrına vakıf olan âlimlerin ilimlerini, onların tutum ve ahlakını daha iyisiyle değiştirmek üzere bir araya getirseler bir çare ve yol bulamazlar. Onların iç ve dış yaşayışlarındaki bütün hareket ve hareketsizlikleri Peygamber(s.a.v) kandilinin nurundan alınmadır. Bilindiği gibi yeryüzünde Peygamberlik nurundan başka kendisiyle aydınlanacak başka bir nur yoktur.”
Şimdi Gazali’nin bu muhteşem sözünden sonra sanıyorum aklıselim olan herkese ilmiyle amil bir Allah dostuna kulak vermek Hakk’a, İslam’a, Kur’an’a sarılmak bu bela ve sıkıntılardan kurtuluşumuz olacaktır.
Ne zaman uyanacağız? İhtiyacımız var… Muhtacız. Gazalilere, Abdülkadir Geylanilere, Mevlana’lara,Yunus Emrelere, onlara savaş, açmak değil kucak açmak zamanı gelmedi mi yoksa? Geldiyse elhamdülillah, koşun Gazali gibileri arayın, yok demeyin. Çünkü var.
Rabbimiz Kur’an’ında:

اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَب۪يرًاۙ ﴿9﴾
“. Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan müminler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.”(İsra Suresi,10)
كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۜ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْۜ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿110﴾
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.…” (Âl-i İmrânSuresi, 110)
Muhakkak ki kara günler geçiriyoruz. Türk devletleri kuruldu kurulalı aynı sıkıntıları yaşıyor. Sadece Türk Devletlerimi Müslüman devletlerinin hepsinin başından musibet bir türlü eksik olmadı. İşin ilginç yanı, hep Müslüman Müslümanı kırdı. Irak, Suriye, Mısır, Lübnan daha birçok İslam ülkesi.
Müslümanlar birbirleriyle savaş halinde. Birisi “Allah’u Ekber” diyerek tetiğe basıyor, vurulan ise şahadet getirerek ölüyor. Şimdi bunun hangisi hak yolunda. Şahadet getirerek ölen mi? Yoksa Cenab-ı Hakkın adını anarak vuran mı? Kişide öldüğü takdirde şehidim diyor, ikiside öldürdüğü takdirde cihat için diyor. Batı ve emperyalist güçlerin oyunlarına İslam âlemi hala uyanmış değil. Fransa ile Hollanda’nın arasında hiçbir sınır yokken, Suriye’den atılan kurşunla, Türkiye’de ki Mehmetçik şehit oluyor.
Bu cehalet daha nereye kadar sürecek. İslam dünyası ne zaman kendine gelecek.
“ Biz kimi vuruyoruz, ne için vuruyoruz” diye kendine soracak. Batı eline patates çipsini alıp televizyon başında Müslümanın birbiriyle savaşını seyrederken, Müslümanlarda birbirlerini yok etme yarışına girmiş durumdalar.
Batı uzaya yolculuğu keşfetme çabası içerisindeyken, biz hala mercimek üzerinde “Allah” yazısı çıkıyor diye onun sevincini yaşıyoruz. Mercimek üzerinde rabbimizin ismini aramak yerine kendimizi silkeleyip uyansak daha iyi olmaz mı? Biz Rabbimize hamdolsun ki, Müslümanız hala ne diye mercimeklere, patateslere bakarak Rabbimizin ismini arıyoruz. Onun varlığını kendimize kanıtlamaya çalışıyoruz. Sabah güneşin doğuşuna bakmamız Rabbimizin ismini anmamıza yetmez mi?
O zaman domatesi ortadan ikiye böldüğümüz zaman ortasında haç işareti çıkıyor. Hıristiyanlarda bizim dinimiz hak diye yatıp kalksın.
Bizler farkında olmadan batılılar inancımızı değiştirmeye çalışıyor. Önce inancımızı zayıflatma çabasındalar, ondan sonra aile yapımızı. Dizilere bakın. Hiçbir dizide çekirdek aile bulmak mümkün mü? Defalarca evlenip boşanan kişiler evlilik programı sunuyor. Kıyafet giymesini bilmeyen insanlar televizyonlarda boy gösterip insanların beyinlerini yıkıyorlar.
Artık uyanmalıyız. En azından biz Tük toplumu olarak uyanmalıyız. Belki birçoğumuz olayın vahametini göremiyor ama durum gerçekten çok vahim. Sözlerim öncelikle Türkiye Müslümanları için geçerlidir ama bütün Müslümanları ve İslam dünyasını da yakından ilgilendirir.
Bunun için: Hilafetsiz bir İslam dünyası kesinlikle kurtulamaz, kölelikten kurtulup hürleşemez, düşmanlarını yenemez, yükselemez. Âdil ve Râşit bir Halife seçilsin, halk ona biat ve itaat etsin demek kolaydır ama bunu hayata geçirmek son derece zordur. Hilafetin önündeki en büyük engel paramparça olmuş vasıfsız Müslümanlardır.
Tek bir Ümmet çatısı altında toplu olarak bulunmayan Müslümanlar bir Halife seçip ona biat ve itaat edemezler. Şu anda Ümmet yok, binden fazla irili ufaklı parça, grup, hizip, cemaat var. Bunlar en önemli konularda ve krizlerde bile bir araya gelemiyor. Sanki birleşmemek konunda tam bir ittifak halindeler. Bu bin parçanın üçü beşi dışında Hilafet, Halife seçimi diye bir günden maddesi yok. Nasıl toplanacaklar, kimi Halife seçecekler? Her birinin, kendi başındaki zatın Halife olmasını, “ötekilerin” bu zata biat etmesini isteyeceğinden şüphe yoktur.
İslamî eğitim meselesi halledilmeden, hiçbir problem temelinden çözülemez. Türkiye’de İslamî eğitim var mı? Gerçek İslam okulları ve medreseleri var mı? Çocuklara ve gençlere İslamî kültür ve eğitim, İslamî ahlak ve karakter terbiyesi veriliyor mu? Son yıllarda Müslümanlar (tam sayısını bilmiyorum) özel İslam okulları açtılar ama bunlar her haliyle gerçek İslam okulları mıdır? Bugünkü millî eğitim mevzuatı ile İslam Okulu açılabilir mi?
Müslümanların durumunun iyileşmesi, ıslahı için, bütün parçalar ve hizipler tarafından kabul edilmiş ortak bir hizmet, vazife, kurtuluş, hürleşme plan ve programımız yoktur. Plansız programsız idare edilmeyen küçük bir market bile başarılı olmaz, sonunda bocalayıp iflas eder. Türkiye’mizde böyle bir İslamî ıslah programını, planını kimler yapacaktır? Bu da, Halife seçmek kadar zor bir iştir.
Müslümanların kurtuluşu, Türkiye’nin doğru yolda yürümesi, iyi işler yapılması, kötülüklerin önlenmesi, selâmet sahiline çıkılması için; işlerin, hizmetlerin, vazifelerin, faaliyetlerin vasıflı faziletli Müslümanlar tarafından yürütülmesi gerekir. Bizim böyle yeterli sayıda elemanımız ve bunlardan oluşan vasıflı kadrolarımız, üniter bir yapımız, hiyerarşimiz var mıdır?
Ümmet birliği nedir… Hilafet nedir ve Halife kimdir? Şeriat nedir, şer’î düzen ve şer’î hürriyet nedir? Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak ne demektir? Emanetleri ehline vermek ne demektir? Vasıflı Müslümanda ne gibi şartlar, faziletler, meziyetler, hasletler olması gerekir? Müslümanları ıslah edecek ortak plan ve program nedir, nasıl hazırlanabilir? Bu soruları soruyor muyuz, bunlara cevaplar arıyor muyuz?
Nasıl uyanacağız, nasıl toparlanacağız, aklımızı ne zaman başımıza alacağız, bilmem ki… Evet,
Rasûlullah (s.a.v)Efendimiz buyurur:
تَرَكْتُ فِيكُمْ اَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا كِتَابَ اللّٰهِ وَسُنَّةَ رَسُولِ اللّٰهِ “Size iki şey bıraktım. Bunlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Resulünün sünnetidir.” (İ. Malik, Kütübü Sitte, c. 1, sh. 179, No: 1)
Rabbimiz de:
وَمَنْ اَحْسَنُ قَوْلًا مِمَّنْ دَعَآ اِلَى اللّٰهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ اِنَّن۪ي مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ ﴿33﴾
“(İnsanları) Allah’a davet eden, sâlih ameller işleyen ve «Ben Müslümanlardanım!» diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?” (Fussilet Suresi, 33)
وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَآءِ وَالصَّالِح۪ينَۚ وَحَسُنَ اُو۬لٰٓئِكَ رَف۪يقًاۜ 69)
“Kim Allah’a ve Resulü Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v)ya iteat ederse,işte onlar Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu, Peygamberler, Sıddıklar,şehitler ve salih kişilerle beraberdir.Bunlar ne güzel arkadaştır.”(Nisa Suresi,69)
ِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿55﴾
“Ey Müminler!Sizin dostunuz yardımcınız ancak Allah dır. Onun Peygamberi Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v)dır. Allah’ın emirlerine boyun eğici kişiler olarak Namazı dostdoğru kılan, zekatı veren o müminlerdir.”(Maide Suresi,55)
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ ﴿٧﴾ “Ey İman edenler! Eğer siz Allah’a, onun emrini tutar dinini uygular yardım ederseniz, O da size yardım eder ve düşmanlarınıza karşı ayaklarınızı sabit kılar, sağlam bastırır.”(Muhammed suresi, 7)
وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ ﴿139﴾
“Ey Müminler! Gevşemeyin, mahzun da olmayın. Eğer gerçek müminseniz, mutlaka en üstün sizsiniz.”(Âl-i İmrân suresi, 139)
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ ﴿119﴾”Ey İman edenler Allah’dan korkun ve sadıklarla beraber olun.”buyurmaktadır.(Tevbe Suresi,119)
اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَۜ ﴿63﴾ َلَآ اِنَّ اَوْلِيَآءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ ﴿62﴾
لَهُمُ الْبُشْرٰى فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۜ لَا تَبْد۪يلَ لِكَلِمَاتِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُۜ ﴿64﴾
“Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edip de takvaya ermiş olanlardır. Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır. Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.” (Yunus Suresi, 62-64)
Aziz Kardeşlerim!
Allah aşkına Allah ve Resulullah yoluna dönelim. Ehl-i Sünnet vel Cemaatten ayrılmayalım. Şuurlu, vicdanlı, ahlaklı, faziletli, hikmetli, güçlü, vasıflı, âbid, zâhid, âdil, munsif, muhlis, muslih, sabırlı, edebli, kibar, nazik, mürüvvetli, görgülü, nezih Müslümanlar olalım.
Dostumuzu düşmanımızı tanıyalım. İslam düşmanlarının, kâfirlerin, müşriklerin, münafıkların Haçlıların el ele verdiği, İslam’a ve Müslümanlara maddi ve manevi her türlü hile ve desiseyi uygulayıp, Müslümanların birliğini, kardeşliğini, inancını, itikadını bozmak, vatanlarını işgal etmek, milli servetlerini sömürmek, kendilerine itaat eden, emirlerinden çıkmayan birçok haini de kullanarak, bombalarıda patlatarak, Müslümanların uyanışına, dirilişine, birleşmesine, yeniden güçlenmesine engel olmak için harıl harıl çalışmakta, milyarlarca dolar harcamakta, misyonerleri bir taraftan, teröristleri ve yandaşları bir taraftan saldırılarına devam etmektedir.
Onun için Ey Müslüman! Uyanmak için neyi bekliyoruz. İsrafil(a.s)ın Sur’unu mu, Azrail(a.s)ın kapımızı çalmasını mı? Bu kafirleri devletimizi dinimizi yıkmasını, ırzımızı namusumuzu kirletmesinimi. Neyi bekliyoruz.
Özüne dön. Kur’an’a sarıl. Allah’a ve Resulüne itaat et. Şerefli ecdadının emanetlerine sahip çık. Güneş balçıkla sıvanamaz. Başka çıkış yolu yok. Atalarımız boşuna söylememiş; Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz. Dinimize, neslimize, vatanımıza, insanımıza, nefsimize, kutsal değerlerimize sahip çıkalım.
Ebubekir TANRIKULU Hoca
Kadiriyye-i Halisiyye-i Hayriyyenin
Hadimül Fukarası

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Free WordPress Themes - Download High-quality Templates