Duyurular
İSTANBUL ZİYARETİMİZİN GEZİ SEYİRİ

İSTANBUL ZİYARETİMİZİN GEZİ SEYİRİ

Yusuf Demirci 14.03.2016-Trabzon

İSTANBUL ZİYARETİMİZİN GEZİ SEYİRİ

 11.03.2016 tarihinde (Cuma günü) sabah saat 07:30 da Trabzon’dan uçakla İstanbul’a hareket ettik. Saat 09:30 da İstanbul Atatürk Havaalanına indik. Cuma namazını kılmak üzere Eyyüp Sultan Camiine gittik. Eyüp Sultan’da bizi, İstanbul cemaatimizden Fatih ve Mevlit Beyler ile Ankara’dan gelen Cemil Bey karşıladılar. Kısa bir çay sohbetinden sora camiye gittik. Cuma namazından sonra hep birlikte Ebu Eyyûb El-Ensarî (R.A.) nın kabri şeriflerini ziyarette bulunduk. Ziyaret sonrası Kasımpaşa’daki dergâhımıza gittik. O günü İstanbul’daki ihvanlarımzla sohbet ve zikrullah yaparak geçirdik. Ertesi gün (Cumartesi) sabah kahvaltısından sonra Trabzon’dan ve Ankara’dan katılan bayan ve erkek cemaatle birlikte Yuşa (A.S.) ın kabrini ziyarete gitmek üzere dergâhtan ayrıldık. Fatih beyin mihmandarlığı sayesinde yolumuzun üzerinde bulunan Akbaba Sultan Türbesini ziyaret ettik. Zatı muhterem hakkında kısaca bilgi verecek olursak; Akbaba Sultan, gerçek adı Mehmet ve Ak Mehmet Efendi olan, Buhara’dan Fâtih Sultân Mehmet Hân ile Konstantin’iyle şehrini fetheden  mutasavvıf şeyh ve âlimdir. Hacı Bayrâm-ı Velî’nin müridi ve halifelerinden Akşemseddin ile birlikte Fâtih Sultân Mehmet’e danışmanlık yapmıştır. Fetih’ten sonra izin alıp talebeleri ile köyüne yerleşmiş, kendi adıyla anılan Akbaba’da defnedilmiştir. Türbesi, Yuşa Peygamber’den sonra Beykoz’da sıkça ziyaret edilen yerlerdendir. Daha sonra yolumuzun üzerinde Uzun Evliya adıyla bilinen – Leblebici Baba – Kadiri şeyhi olup, Şeyh Pir Ömer Halveti (K.S.A.)  Hazretlerini  ziyarette bulunduk.

Yuşa tepesindeki Yuşa (A.S.) ın kabri şerifini ziyarette bulunduk. Yuşa ismi ile anılan tepe İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunmaktadır. Denizden 201 m. yüksekliktedir. Yuşa peygamber Yusuf (A.S.) neslinden olup, Hz. Musa (A.S.) döneminde yaşamıştır.

 Öğlen namazını Yuşa Peygamber Camiinde kıldıktan sonra ziyaret dönüşü, Yuşa tepesinde Trabzonlu bir hemşerimize ait gözleme dükkânında çay molası verdik.Burada hem Trabzonlu Hemşehrimiz Muhammet İnce bey ve İstanbul cemaatimiz tarafından gözleme ikramlarda bulunuldu.

Diğer ziyaretçilerinde bulunduğu salonda, hemşerimizin izni ile ilahiler okundu ve ardından sofra duası yapılarak ayrıldık. Orada hazır bulunan ziyaretçilerin de unutamayacağı muhabbetli bir çay molası, anı olarak yaşandı.

Akşam namazlarımızı, Eyüp Sultan Camiinden sonra en çok ziyaret edilen Karaköy Yeraltı Camii (Kastellion zindanı) ve içerisinde metfun bulunan sahabe ve tabiin mezarları ziyaret edildi.

Kısaca tarihini anlatacak olursak; Yeraltı Camii, diğer adı Kurşunlu Mahzenidir. Üzerinde boğaza hâkim kule bulunmaktadır. Aslında cami olarak yapılmış bir yapı değil. Diğer camilerde olduğu gibi kubbesi yok, minaresi de sonradan yapılmıştır.

Cami mekânı, kare kesitli 54 paye ile bölünmüştür. Bunların üstlerini çapraz tonozlar örter. Yapımı yüzyıllar öncesine dayanıyor. Doğu Bizans döneminde zindan olarak kullanılmıştır. İstanbul’un fethi sırasında Bizans’ın Haliç’i kapatan zincirlerinin bir ucu bu mahzene bağlandığı söyleniyor.

Fetih’ten sonra da Sultan-ı Mahzen olarak anılmaya başlanmış; cephane deposu, su sarnıcı olarak kullanılagelmiş. Camiye çevrilmesi 259 yıl öncesine dayanıyor.

 Camide meftun bulunan Sahabelerle ilişkisi kısaca söyle bilinir.

Mesleme bin Abdülmelik komutasındaki İslam ordusu (700’lü yıllar) İstanbul’u kuşatmak için birçok sahabe ve tabiinle (sahabeyi gören Müslüman) beraber İstanbul’a gelirler. Çetin çatışmalardan sonra Bizans’a esir düşenler büyük işkencelere maruz kalmıştır. Söylenen o ki tabiinden olan Süfyân bin Uyeyne kuşatma sonlanıp ordu geri çekilirken Bizans’a esir düşer. Kastellion Kulesi’nin zindanına hapsedilir ve susuz bırakılır.

Dua edince de yerden su çıktığı rivayet edilir. Zindanda gördüğü işkenceler sonucu şehit olur. Mahzene gömülüp kabrin bulunduğu kapı kurşunlanarak kapatılır. O günden beri de Kurşunlu Mahzen olarak anılagelmiştir. 

1750’lerde Üsküdar’da insanlar mahzenle ilgili mübarek kişilerin burada gömülü olduğuna dair rüyalar görmeye başlayınca, kabir tespiti konusunda zamanın padişahı I. Mahmut’a bildirilir. O da rüyaları tabir ettirip araştırma yaptırır. Araştırma neticesinde kabir bulununca, sultan artık buranın camiye çevrilmesini emreder. Padişah I. Mahmut, mahzenin üstündeki yazlık köşkünü, hürmetten dolayı terk eder. Camiye Kuzey kapısından girince sağ tarafta yan yana Sahabe-i Kiram’dan olan Veyh bin Hüşeyre ve Amr bin As’ın kabri veya makamları bulunmaktadır. Yine sağ tarafta, Tabiinden Süfyân bin Uyeyne’nin türbesi bulunmaktadır.

Ziyaretten sonra Kasımpaşa’da bulunan dergâhımıza geldik. Hazırlanan yemek ikramından sonra. Hacı Babamız İstanbul cemaati ile görüştüler.

Kalabalık bir katılım eşliğinde feyizli bir zikrullah yaptık.

Zikrullah öncesi ve sonrası Hacı Babamız ihvanlarıyla sohbet yaparak dertlerini dinledi yeni katılan kardeşlerimize ders tarif etti.

Ertesi sabah 13.03.2016 tarihinde (Pazar günü) saat 10:00 da Atatürk Havaalanında Trabzon’a hareket ettik, saat 11:40 da Trabzon hava alanına indik.

Gidiş ve dönüşümüz ile gezi süresi boyunca yolculuğumuz son derece iyi geçti.

Yapmış olduğumuz Peygamber, Sahabe, Tabiin ve Allah dostlarının ziyaretleri fevkalade feyizli oldu. Dualar yapıldı, yüce rabbimizden istek ve temennilerde bulunuldu.

Bu kısacık hafta sonu gezisinde İstanbul cemaati bizlere yapmış olduğu izzet ve ikramları ile misafirperverliği takdire şayandı.

Başta hacı Babamız olmak üzere İstanbul’dan çok memnun ve mezkûr olarak ayrıldık. Hacı babamızın adına, şahsım tarafından bu oluşumda emeği geçenlere teşekkür eder.  Ahir ömürlerinin hayırlı, sağlıklı, huzurlu ve bereketli geçmesini rabbimizden niyaz ederim. Âmin.

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Free WordPress Themes - Download High-quality Templates