BAŞKASININ DEĞİL KENDİ HESABINI YAP
Değerli kardeşlerim, hepimizin hesap verecek olduğu bir gün vardır.
Bunu hepimiz biliriz.
Maalesef bizim insanımız, kendi hesabı yapmaz da, hep başkalarının hesabını yapar.
Bunun şusu var, onun busu var, onun ahlakı güzel değil veya zekâtını tam vermiyor. Namaz kılmıyor. Zengin olduğu halde hacca gitmiyor diye hep başkalarının hesabını yaparız.
Bu tespitler güzel, güzelde bunlar bizi ilgilendirmez.
Asıl önemli olan kendi hesabımızı güzel yapmamızdır.
Başkasının hesabını Rabbim bizden sormayacak. Biz kendi muhasebemizi yapalım.
Ne zaman yapacağız, muhasebemizi; en azından, yatacak olduğumuz zaman tefekkür edelim. Bugün artı damıyım yoksa ekside miyim?
Yaptığım işler Allah. cc. nun rızasına uygun mu, uygun değil mi?
Eğer uygun değilse en azından tövbe-istiğfar edelim. Selatü selam getirelim. Kelime-i Tevhit okuyalım. Artıya geçtim diye kalbimiz mutmain oluncaya kadar, ayakta kalalım yani ibadet edelim.
Mutmain olduktan sonra iki rekât selatül leyl (gece namazı) kıldıktan sonra yatmakta çok büyük yararlar var.
Başkasının hesabını yapmak bize lülsktür. Kendi hesabımızı yapalım.
Zarardamıyız, kardamıyız.
Kardeşler her tacir, akşam olunca kasasına bakar bugün ne yaptık. Giderlerini, gelirlerini hesaplar.
Bunlar dünya hesabıdır. Asıl önemli olan Ahret hesabını yapmaktır.
İnsanoğlu Ahrete dünyadan bakıyor. Oysaki Ahretten dünyaya bakmak lazım. Doğru olan da budur.
Eğer Ahretten dünyaya bakarsak eksilerimizi ve artılarımızı daha net görürüz.
Yine dünyaya kabirden bakmamız bizi doğru yola kolayca iletecektir.
Efendim, bu akşam çok yorgunum, sohbete gidemeyeceğim. Yani evde de ibadetimi yapabilirim, gibi bahaneler dünya ya aittir.
Ama dünyaya kabirden bakacak olursak, şöyle bir tablo görürüz.
Mahşer gününde güneşin bir arşın yani, güneşin bize uzaklığı bir metreden biraz fazla yaklaştığı anda, kimimizin teri ayaklarına kadar, kimimizin teri dizlerine kadar, kimimizin teri göğsüne kadar çıktığını görürüz. Bu tabloyu gördüğümüzde, sohbet’e gitmemek için bahane bulamayız bile.
İnişaallah Allah’u Teâlâ bu bilinç de bu şuur da olmamızı nasip eder.
Değerli cemaat diğer bir husus da şükürdür. Hepimiz şükrederiz değil mi.
Asıl şükür, nedir.
Değerli cemaat asıl şükür.
Gözümüz, kulağımız, dilimiz hulasa bütün azalarımız haramdan uzaklaşmışsa, dilimiz Allah’ı zikretmişse;
Allah’ım sana şükürler olsun. Asıl şükür budur.
Yoksa dil, kulak, göz, ayak v.s azalar haramla meşgul olmuş. Akşam eve geldik yemeğimizi yedik kanepeye uzandık. Allah’ım sana şükürler olsun. İşte bu şükür çok eksiktir.
Rabbim tüm azalarımızı hak yolda kullanmayı hepimize nasip eylesin.
Sözün başına gelecek olursak, hesabımızı güzel yapmamız lazım. Ömür çok tez bitiyor.
Allah’a emanet olun
Yorum gönder