SOKAK KÖPEKLERİ (Pitbul)
Uzun zamandan beri Türkiye’nin her ilinde sorun haline gelen sokak köpekleri ve evde beslenmesi yasak olan büyük cins köpeklerin sorunları onları besleyen veya bakan kişilerle birlikte büyümeye devam ediyor.
Bu konuda her akşam TV kanallarında ayrı, ayrı haberlere şahit oluyoruz.
Özellikle de çocukların mağdur olduğu bu konuya ilgililerin ciddi bir şekilde eğilmeleri gerekmektedir.
Anlayamadığım.
Bir insan neden Pitbull gibi bir köpeği evinde besler. Zannımca bu durum onun ruh haliyle ilgilidir.
Tabii bu konu öncelikle psikologların konusuna girer. Ama şunu söyleyebilirim.
Pitbull gibi bir canavarı besleyen kişiden naiflik, naziklik, olgunluk, saygınlık beklenmemesidir. Bu tür insanlar da bu hasletler olmaz. Olamaz.
En son olay ne kadın cinayetine ne bir intihar vakasına ne de farklı bir olayla karşılaştırılmayacak kadar vahimdir.
“Etimesgut ilçesinde bir apartmanda ikamet eden Öztürk ailesi, ikindi saatlerinde pazar alışverişini tamamlayarak evlerine döndü.
Çocuklarıyla birlikte asansörle dairelerinin bulunduğu kata çıkan anne Belkız Öztürk, bu esnada karşı komşusunun beslediği pitbull cinsi köpekle karşılaştı.
Köpek, 1,5 yaşındaki Efe Öztürk ile 5 yaşındaki ablası Doğa Öztürk’e saldırdı. Yüz ve göğüs bölgesinden yaralanan çocuklar ambulansla Bilkent Şehir Hastanesi’ne sevk edildi.”
Olayı basın bu manşetle duyurdu.
Şimdi bu çocukların psikolojik halleri ne olacak. Kızcağızın yanağı tamamen gitmiş. Köpek dişi yarası çok derin olduğu için dikiş dahi atılamamış.
Biraz empati yaparsak cevabı yakalarız herhalde.
Türkiye de sokak köpeği sorunu yeni değil.
Geçmişten bu yana devam etmekte ve zaman zaman köpeklerin saldırılarına karşı yetkililer vatandaşı koruyan önlemler almışlar.
2004 yılına kadar, 1932 yılında yayımlanan sahipsiz köpekler hakkındaki tamim uyarınca, köpekler, belediyeler tarafından zehirlenerek yerinde itlaf (Öldürerek ortadan kaldırma) edilmekteydi.
2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında yakala-kısırlaştır-yerine bırak yöntemini uygulamaya geçmiş ancak, hayvansever derneklerin müdahalesi ağır bastığından etkin olarak uygulanmamıştır.
Yine yasada yer alan Belediyelerin barınak inşa etme zorunluluğunda da başarılı bir adım atılmadığından, kısırlaştırma çalışmaları sekteye uğratıldığından dolayı vatandaş evde, sokakta, parkta vs yerlerde köpeklerle yaşamaya adeta terk edilmiştir.
2024 yılı itibarıyla, Veteriner Hekimler Derneği gibi bazı kaynaklar Türkiye’deki sokak köpeği popülasyonunun 4 ila 10 milyon arasında olduğunu belirtmektedir.
Hal böyleyken 2030 veya 2050 yılında bu popülasyonun sonu nereye varır bilemiyorum.
Köpek sorunuyla birlikte, kedi sorunu da büyümeye devam ediyor. Özellikle varoş mahallelerde kediden geçilmiyor.
Onları beslemek için gayret gösteren insanlara ne demeli. Bütün sokaklar kedi maması ile kirletilmekte bu mamaları yiyen kedilerin veya köpeklerin “gen” leri bozulmaktadır.
Tabii ki en güzel yöntem hayvan severler tarafından bu hayvanların sahiplenilmesidir.
İlgili kurumlar tarafından da sahiplenilen bu hayvanların takibi de önem arz etmektedir.
Hayvan yemi üreten firmalardan kesinti yapılarak barınakların oluşturulması ve kısırlaştırma yöntemine gidilmesi hususu da göz ardı edilmemelidir.
Yoksa hayvanları biz de seviyoruz.




