SEMERCİLERİN ÖYKÜSÜ
” okumak 1, 5 dakika sürüyor”

Dıgıdak sesleri Mumhane’den duyuluyordu.
Nakliyatlar, Katırlarla yapılıyor, kişneme haykırışları Heybe’ye çarpıyordu.
Nalburların çaktığı Nallar, İskarpin sayılıyor, dört çekerli Katır, arazi vitesini kullanıyordu.
Sene 40 lı yıllardı ve Trabzon’un Semerciler yokuşu, esnafı Semer üretiyordu.
Zira, o günkü nakliyat çilekeşlerinin ( At – Katır )kasası !!, Semerle şekilleniyordu.
Yaygın kanaat, Eşek, semerinden razıydı ??
Bunun için imalatçılar, Berdi bitkisi kullanıyor ( sazaklarda yetişir ),dizlerin arasına sıkıştırdığı ahşap iskeletle, iğneyi kendine, Çuvaldızı Semere batırıyordu.
Kullandığı tabaklanmış ve cilalanmış Keçi derisi, ayrıca Koyun yapağısından Keçe ve Keten, Kenevir bitkisinden yapılan Kınnap ipliği ( Sicim), dikişi zorlaştırıyor, alın terinin boncukları Moloza akıyordu.
Bilenler bilir; o güçlü dört çeker !!, boğazındaki heybeyle besleniyor, yokuşlarda yelleniyor, Katır inadı tuttuğunda, işi yokuşa sürüyor ve Semercilerin parke rampasını dışkılarıyla kaplıyordu.
Taşınacak ağır kasalar, Semer üstüne yığılıyor, dilsiz hayvanın şikayetini , hiçbir koruma derneği duymuyordu !!
Sonraki yıllar, isyancı Atların Heybeli adaya iltica etmesiyle,!!! nakliyat işi , kazancını hayır kurumlarına veren , sepetinin dibi henüz delinmeyen ,siyah kabanlı Hamal Hasan’a kalıyordu.
Semerciler yokuşu arka sokakları, bakırcıların çekiç sesiyle yankılanıyor, kalaycıların Nişadır ( Amonyum klorür )sürmesiyle harlanan alev, zanaatkarların yanaklarını Köz’e çeviriyordu.
İpek yolunu kullanan Kervanlar ve Sipahiler, ( atlı asker ) Semerciler caddesine uğrayıp ,eksiklerini orada giderir, verdikleri molada , Hanlar Atları, Hamamlar Kervancıları ağırlardı.
Geçen zamanla birlikte, Çömlekçi’de Çömlek, Tabakhanede Deri, Kabakmeydanda Kabak, Değirmenderede Zeytin, Holamanada Bostan kalmadığı gibi, adını Semerden alan bu caddemizde de , isyancı At ve Eşeklerin greve gitmesiyle !! Semerin yalnız ismi kalıyordu.
Vede, şimdilerde, adı geçen caddelerde Granit kaplama mağazalar, Tığ topukları ağırlıyordu..
Mustafa MAZLUM





